بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَمَنِ ٱبْتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْعَادُونَ ٧

O halde kim bunların ötesini isterse şübhe yok ki onlar haddi aşanlardır.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِأَمَٰنَٰتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَٰعُونَ ٨

(Öyle mü'minler) ki onlar emânetlerine ve ahidlerine riaayetkârdırlar.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَوَٰتِهِمْ يُحَافِظُونَ ٩

(Öyle mü'minler) ki onlar namazlarına devam ederler.

– Hasan Basri Çantay

أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْوَٰرِثُونَ ١٠

İşte onlar vâris olanların ta kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

ٱلَّذِينَ يَرِثُونَ ٱلْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيهَا خَٰلِدُونَ ١١

Ki onlar Firdevse vâris olacaklardır. Onlar bunun için ebedî kalıcıdırlar.

– Hasan Basri Çantay

وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ مِن سُلَٰلَةٍ مِّن طِينٍ ١٢

Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hulâsadan yaratdık.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ جَعَلْنَٰهُ نُطْفَةً فِى قَرَارٍ مَّكِينٍ ١٣

Sonra onu sarp ve metîn bir karargâhda bir nutfe yapdık.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ خَلَقْنَا ٱلنُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا ٱلْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا ٱلْمُضْغَةَ عِظَٰمًا فَكَسَوْنَا ٱلْعِظَٰمَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَٰهُ خَلْقًا ءَاخَرَۚ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ أَحْسَنُ ٱلْخَٰلِقِينَ ١٤

Sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı haaline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnem et yapdık, o bir çiğnem eti de kemik (ler) e kalb etdik de o kemiklere de et giydirdik. Bil'âhare onu başka yaratılışla inşâ etdik. Suret yapanların en güzeli olan Allahın sânı (bak) ne yücedir!

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنَّكُم بَعْدَ ذَٰلِكَ لَمَيِّتُونَ ١٥

Sonra siz bunun arkasından hiç şübhesiz ki ölüler (olacaksınız).

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ تُبْعَثُونَ ١٦

Sonra siz kıyamet gününde muhakkak diriltilib kaldırılacaksınız.

– Hasan Basri Çantay

وَلَقَدْ خَلَقْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعَ طَرَآئِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ ٱلْخَلْقِ غَٰفِلِينَ ١٧

Andolsun ki biz sizin üstünüzde yedi yol yaratdık. Biz yaratmakdan gaafiller değiliz.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu